- çocuğu olmak
- çocuğu doğmak
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
boyunca çocuğu olmak — yetişkin çocuğu olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk — is., ğu 1) Küçük yaştaki oğlan veya kız Çocuğun bir sütninesi vardı. R. H. Karay 2) Soy bakımından oğul veya kız, evlat Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış. B. R. Eyuboğlu 3) Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyunca — zf. 1) Boyu veya uzunluğu kadar Plaj boyunca hem yürüyor hem konuşuyorduk. S. F. Abasıyanık 2) Süresince Ömrüm boyunca şiirle, edebiyatla, felsefe ile hiç alışverişim olmadı. H. Taner Birleşik Sözler boylu boyunca ömür boyunca Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çocuk yapmak — isteyerek çocuğu olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEVLİD — Çocuğu doğarken almak. Doğurmak. Doğurtmak. * Mc: Sebep olmak, vücuda getirmek. * Beslemek. Terbiye etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çıkmak — den, ar 1) İçeriden dışarıya varmak, gitmek Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık. F. R. Atay 2) nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı. Atatürk 3) nsz Bir meslek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iki — is. 1) Birden sonra gelen sayının adı 2) Bu sayıyı gösteren 2, II rakamlarının adı 3) sf. Birden bir artık Bir sokak başında kavga eden iki çocuğu ayırdı. H. Taner Birleşik Sözler iki anlamlı iki ayaklı iki başlı iki bir ikibuçukluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
işlemek — i 1) Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek 2) nsz İnce ve süslü şeyler yapmak, nakışlamak Para için işlemediğini iddia eden bu fakir ihtiyar, şüphesiz, sanatının âşığıydı. M. Ş. Esendal 3) e İçine girmek, etkilemek, nüfuz… … Çağatay Osmanlı Sözlük