- ayağına gelmek
- 1) alçak gönüllülük göstererek birinin yanına gelmek2) emek çekilmeden elde edilmek
Kısmet ayağına geldi.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kısmet ayağına geldi.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
sığır ayağına gelmek — ineğin boğa araması … Beypazari ağzindan sözcükler
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayağına dolanmak (veya dolaşmak) — 1) başkasına yapmayı tasarladığı kötülük kendi başına gelmek 2) iş yapmakta olan birine engel olmak, yürümesine engel olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısmeti ayağına (kadar) gelmek — beklenmeyen bir nedenle kazançlı bir durumla karşılaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gölermek — nsz, hlk. 1) Göl durumuna gelmek 2) Hayvanın ipi ayağına ve boynuna dolaşarak kalkamayacak biçimde yere yıkılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
iyi — sf. 1) İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum. F. R. Atay 2) Bol, yararlı, kazançlı İyi yağmur yağdı. 3) Çok İyi para kazandı. 4) Uğurlu, hayırlı, iyilik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısmet — is., Ar. ḳismet 1) Tanrı nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip 2) Evlenme talihi Aslında kendi de şimdiye kadar bütün kısmetleri tepti. H. E. Adıvar 3) Olayların kötü sonuçlarını tevekkülle karşılama durumu 4) Talih, kader, şans 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
künde — is., sp., Far. kunde 1) Güreşçinin, hasmını altına alıp bir elini önden, ötekini arkadan geçirerek ellerini kilitlemesi 2) mec. Düzen, tuzak, oyun, hile 3) esk. Suçluların ayağına bağlanan demir halka, köstek Birleşik Sözler bel kündesi oturak… … Çağatay Osmanlı Sözlük