içine atmak

içine atmak
1) sıkıntısını kimseye belli etmemek
2) yapılan bir kötülüğe karşı sesini çıkarmamakla birlikte, bunu unutmamak

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • içine ateş atmak — aşırı acı, sıkıntı veya üzüntü verecek davranışta bulunmak Nazmiye nin içine avuçla ateş atıp evden içeri giriyor ama başını kaldırıp pencereye bakmıyordu. O. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • lağımla atmak — bir kayayı delip içine patlayıcı maddeler koyduktan sonra bu maddeleri ateşleyerek parçalamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hazmetmek — i, der, Ar. hażm + T. etmek 1) Sindirmek 2) mec. Hoşa gitmeyen bir davranışı karşılıksız bırakmak, içine atmak 3) mec. Katlanmak, dayanmak, sabretmek Zannediyorum ki bu acıyı hazmedemeyeceğim. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • KAHM — (Kuhum) : Düşünmeden kendini bir iş içine atmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kazık — is., ğı 1) Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç Hayvanı kazığa bağlamak. Çadır kazığı. 2) Direk, sopa 3) Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”