- eti kemiği
- is.
Esası, ana özelliği, asıl ağırlığı
Bu iki ana renk pazar yerinin etini kemiğini teşkil ediyor.
- B. R. Eyuboğlu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bu iki ana renk pazar yerinin etini kemiğini teşkil ediyor.
- B. R. EyuboğluÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
eti senin, kemiği benim — çocuk velilerinin öğretmen, usta vb.ne çocuğun eğitiminde kendisine tam yetki verdiğini anlatmak için söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
et — is. 1) İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf. 2) Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi Bu, kurumuş pastırma renginde bir et parçası idi. H. Taner 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemik — is., ği, anat. 1) İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı Kemikten bir tahta gibi gıcırdayarak Nihat yerinden kalktı. P. Safa 2) sf. Bu sert organdan yapılmış Kemik tarak. Birleşik Sözler kemik … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüs — is., ğsü 1) Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine 2) Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı Genç ve meçhul kadın çocuğunu göğsüne basarak girdi. A. Gündüz 3) Bu bölümün içindeki organlar … Çağatay Osmanlı Sözlük
mukaddime — is., esk., Ar. muḳaddime 1) Ön söz Babam, eti senin, kemiği benim! mukaddimesiyle beni hocaya emanet ettiğini söyledi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Bir olayın başlangıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük