hacet penceresi — is. Hacet kapısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacet dilemek — istekte bulunmak Artık ne hacet dilese, ne murat etse oluyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacet görmek — 1) gerekli bulmak, gerekli saymak Kendi kuvvetlerini ve yiğitliklerini söylemeye, vaka ile tespit etmeye hacet görmüyorlar. H. E. Adıvar 2) tuvalete gitmek 3) alışveriş yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacet kalmamak — gereği olmamak Lakin zora hacet kalmadı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacet yok — gerekliği yok, gerekli değil, istemez anlamında kullanılan bir söz Hiç üzülmeyin, yemin etmenize de hiç hacet yok. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
hâcet — (A.) [ ﺖﺝﺎﺣ ] ihtiyaç … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
HÂCET — (C.: Hâcât) İhtiyaç, lüzum, muhtaçlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hacet — ihtiyaç düzen … Beypazari ağzindan sözcükler
hacet — gerek; gereklilik … Hukuk Sözlüğü
hacet kapısı — is. Dua etmek veya dilekte bulunmak için gidilen türbe, mezar vb … Çağatay Osmanlı Sözlük