- hacet
- is., Ar. ḥācet
1) Herhangi bir şey için gerekli olma, gereklilik, lüzum
Bu kadar külfete hacet yok.
2) Tanrı'dan yerine getirilmesi beklenen dilekBu devri yüz defa yapabildiniz mi, mutlaka her hacetiniz de yerine gelir.
- Y. K. Karaosmanoğlu3) Küçük veya büyük abdest4) İhtiyaç duyulan şey, gerekli şeyZile basacaktı, hacet kalmadı.
- R. H. KarayBirleşik SözlerAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
hacet penceresi — is. Hacet kapısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacet dilemek — istekte bulunmak Artık ne hacet dilese, ne murat etse oluyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacet görmek — 1) gerekli bulmak, gerekli saymak Kendi kuvvetlerini ve yiğitliklerini söylemeye, vaka ile tespit etmeye hacet görmüyorlar. H. E. Adıvar 2) tuvalete gitmek 3) alışveriş yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacet kalmamak — gereği olmamak Lakin zora hacet kalmadı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacet yok — gerekliği yok, gerekli değil, istemez anlamında kullanılan bir söz Hiç üzülmeyin, yemin etmenize de hiç hacet yok. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
hâcet — (A.) [ ﺖﺝﺎﺣ ] ihtiyaç … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
HÂCET — (C.: Hâcât) İhtiyaç, lüzum, muhtaçlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hacet — ihtiyaç düzen … Beypazari ağzindan sözcükler
hacet — gerek; gereklilik … Hukuk Sözlüğü
hacet kapısı — is. Dua etmek veya dilekte bulunmak için gidilen türbe, mezar vb … Çağatay Osmanlı Sözlük