omurga

omurga
is.
1) Birbirleriyle eklemlendiklerinde kafatasından kuyruk sokumuna kadar uzanan bir kemik eksen oluşturan omurların bütünü, bel kemiği
2) Gemi kaburgasının aşağı taraftan bağlı bulunduğu boy ekseni doğrultusunda boydan boya geçen ana yapı ögesi
3) mec. Bir şeyin varlığı ile ilgili en önemli bölümü, temel, bel kemiği, esas
Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • salma omurga — is., den. Yatlarda dengeyi sağlamak bakımından gerekli olan ve omurganın ek ağırlıkla birlikte oluşan uzantı bölümü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • agrug süñügi — omurga kemiklerinin önce geleni, birincisi, ilki, I, 98 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • amudufıkari — is., esk., Ar. ˁamūd + feḳārī Omurga kemiği, bel kemiği …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baltabaş — is., den. Baş bodoslaması omurga hattına dikey olarak çelik lamadan yapılmış gemi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bel kemiği — is., anat. 1) Omurga, oma Suriye de bel kemiğine bir kurşun dokunmuştu. Ö. Seyfettin 2) mec. Bir şeyin varlığı ile ilgili en önemli bölüm, temel, esas Bel kemiği Anadolu Türklüğü olan bir millî devlet kurmalıyız. Atatürk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hazır ol duruşu — is., ask., sp. Vücudun baş dik, göğüs ileride, omurga ve bacaklar gergin, topuklar bitişik, kollar doğal yerinde, avuçlar uyluklarda olarak ayakta bulunduğu durum …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mediyastin — is., anat., Fr. médiastin Göğsün, yanlardan akciğerler, önden göğüs kemiği, arkadan omurga ile sınırlanan orta bölgesi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • omurilik — is., ği, anat. Omurga içinde bulunan kanal boyunca uzanan, boz madde ve ak maddeden oluşan sinir dokusu, murdar ilik Birleşik Sözler beyin omurilik sıvısı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • salma — is. 1) Salmak işi 2) Pirinçle pişirilen bir tür yemek Midye salması. 3) hlk. Genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden toplanması gereken para 4) Bazı köylü giysilerinde kolun yeninden sarkan kumaş parçası… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sulp — is., bü, esk., Ar. ṣulb 1) Bel kemiği, omurga 2) mec. Döl, nesil, zürriyet 3) sf., fiz. Katı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sulbünden gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”