- yapmak
- -i, -ar
1) Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek
Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır.
- Ç. Altan2) nsz Olmasına yol açmakDurgun sular sıtma yapar.
3) nsz Yol almak4) Onarmak, tamir etmekBozulan saatimi saatçi yaptı.
5) nsz Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmekAyrıca terbiye edeceğim, onu yaman bir polis köpeği yapacağım.
- R. H. Karay6) Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmekŞu işi yapıver, diye yalvarmıştı da enişte engel olmuştu.
- S. M. Alus7) nsz Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmekElimi ağzına götürerek sus işareti yaptım.
- R. H. Karay8) Düzenli bir duruma getirmekYatak yapmak. Yolu yaptılar.
9) nsz ÜretmekAyakkabı yapmak.
10) nsz Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmakKoşu yapmak. Sarsıntı yapmak.
11) Zarara yol açmak12) Etkili olmak13) nsz Salgılamak, çıkarmakTükürük bezleri tükürük yapar.
14) -e Dışkı çıkarmakÇocuk, altına yapmış.
15) Gerçekleştirmekİlk ve ortaöğrenimini Anadolu'da yapmıştır.
- Y. Z. Ortaç16) Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmekBen adamı ne yaparım biliyor musun?
17) -i, -e EvlendirmekBu kızı sana yapacağız.
18) yar Bir durum yaratmakFırının harlı ateşi yanaklarını pembe pembe yapmıştı.
- N. Araz19) yar Edinmek, sahip olmakServet yapmak. Altın yapmak.
20) yar Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmekOnu da Üsküdar'daki ambar memuru yapmak suretiyle daireden uzaklaştırdı.
- H. Taner21) nsz Davranmak, hareket etmekİyi yapmıyorsunuz, çocuğu çok azarlıyorsunuz. Uyumuş gibi yapmak.
22) nsz OlmakBu kış çok soğuk yaptı.
Birleşik Sözler- yapboz- yapsat- kesyapAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- yapma!- <- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Look at other dictionaries:
yapmak — kapamak, sed etmek; yapılmak, kapanmak, mâmul yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yapmak — örtmek, kapamak; kurmak, yapmak, I, 348, 374; III, 33, 57 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
afi kesmek (veya satmak veya yapmak) — birine karşı gösteriş yapmak, kabadayılık etmek Yanındaki kıza afi yapmak için onun önüne, dilenciye sadaka verir gibi bahşiş fırlatan bir züppeyi, bıraksalar öldürecekti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
atak yapmak — akın yapmak, atılım yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
egzersiz yapmak — is. 1) alıştırma yapmak O akşam yalnız olduğum için kemanda bazı egzersizler yapmaya başladım. P. Safa 2) sağlıklı yaşam için spor yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
idman yapmak — beden hareketleri yapmak Evinden yalnız idman yapmak için çıktığına eminim. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
indirim yapmak — fiyatta değer düşürümü yapmak, iskonto yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulis yapmak — 1) herhangi bir toplulukta oturumlar dışında gizli çalışmalar yapmak 2) bir amaca ulaşabilmek için ilgili kişiler arasında özel çalışma yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
nefis muhasebesi yapmak — insan isteklerini, hırslarını ve yaptıklarını gözden geçirmek, doğru veya yanlışlarını vicdanının süzgecinden geçirip bir değerlendirme yapmak Normal yaşamının çekişmeleri içinde tekerlenip giden insan, bayramlarda bir nefis muhasebesi yapmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözleşme yapmak — huk. bir sözleşmeyi yazılı olarak belirlemek, mukavele yapmak, kontrat yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük