çok sesli

çok sesli
sf., müz.
1) Çok seslilikle ilgili, polifonik
2) müz. Birçok değişik sesin bir araya gelmesiyle yapılan (müzik), polifonik
3) mec. Değişik düşüncelerin özgürce dile getirildiği (ortam, toplum)

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • sesli — sf. 1) Sesi olan, ses çıkaran 2) zf. Ses çıkararak 3) is., dbl. Ünlü Birleşik Sözler sesli duyuru sesli film sesli harf sesli okuma sesli taş sesli uyumu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çok — sf. 1) Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı Bana matematik çok kolay geldi. F. R. Atay 2) zf. Aşırı bir biçimde Ben annemi çok severim. Birleşik Sözler çok anlamlı çok ayaklılar çokbilmiş çok çok …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çok seslilik — is., ği 1) Çok sesli olma durumu 2) müz. Birçok sesi müziğe uygun olarak yazma sanatı, polifoni …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gakır gakır — çok sesli gülmek …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • polifonik — sf., ği, müz., Fr. polyphonique 1) Çok sesli 2) müz. Çok seslilikle ilgili, çok sesliliğe ilişkin 3) mec. Çok yönlü ... sosyal sorunları da insan sorunları ışığında ele alan çok polifonik bir yaklaşımı vardı. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • füg — is., müz., Fr. fugue Çok sesli müzikte bir beste Türk romancıları içinde müzikal yapı ve füg sanatı ile romanın yakın ilişkisini de ilk keşfeden o olmuştur. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kantat — is., Fr. cantate Kahramanlık ve din konularında yazılıp bestelenen şiir veya bu şiirin orkestra eşliğindeki tek veya çok sesli bestesi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • koro — is., müz., İt. coro Tek veya çok sesli olarak yazılmış bir müzik eserini uygulamak için bir araya gelen topluluk Her halkevinde müzik öğretmenlerinin kurduğu korolar vardı. N. Cumalı Birleşik Sözler koro hâlinde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şen şakrak — sf., ğı Çok neşeli, şakrak, şen şatır Hepsi şen şakrak, sesli sesli gülüşerek, haykırışarak denizden geliyorlar. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • büyük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz. Y. Z. Ortaç 2) Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram) Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”