- kara ağızlı
- sf.
Kara çalıcı, iftira eden
Bu kara ağızlıların yüzde yüz sahteci ve yalancı olduklarını bilir.
- S. Birsel
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bu kara ağızlıların yüzde yüz sahteci ve yalancı olduklarını bilir.
- S. BirselÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ağızlı — sf. Ağzı herhangi bir biçimde olan Dar ağızlı vazo. Birleşik Sözler açık ağızlı ayran ağızlı çanak ağızlı gevşek ağızlı kalabalık ağızlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kara — 1. is. 1) En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı 2) sf. Bu renkte olan Kara gözlüm efkârlanma gül gayri / İbibikler öter ötmez ordayım. B. S. Erdoğan 3) Esmer 4) sf., mec. Kötü, uğursuz, sıkıntılı 5) mec. Yüz kızartıcı durum, leke 6) mec. İftira… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kara haber — is. 1) Ölüm veya felaket haberi Belki de annemin verdiği kara haber beni öyle bir yerimden vurmuştu ki sersemleşip kalmıştım. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Kötü, üzücü veya sıkıntı yaratan haber, bilgi Yoksa kara haberle mi gelirsiniz, şom ağızlı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzı kara — sf. 1) Kara haber vermekten hoşlanan, şom ağızlı 2) Bir yerde konuşulanı veya yapılanı duyup görmesi istenilmeyen … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük