forsunu yitirmek (veya kaybetmek) — etkinliğini ve saygınlığını kaybetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kan kaybetmek — 1) herhangi bir nedenle vücuttan çok kan akmak Kadın o kadar kan kaybetmiş ki az daha ölecekmiş. M. Ş. Esendal 2) mec. güçsüzleşmek, etkisini kaybetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aktüalitesini kaybetmek — güncelliğini yitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
itidalini kaybetmek — aşırılığa kapılmak soğukkanlılığını yitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dava (veya davayı) kaybetmek — huk. 1) açılan davada haksız veya suçlu bulunmak 2) mec. bir konuda çabası boşa gitmek, olumlu sonuç alamamak 3) mec. ülküsü gerçekleşmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dengesini kaybetmek — dik durumdayken kontrolünü kaybederek düşmek Sular dizimize çıktı, göğsümüze, derken ayaklarımız kaydı, dengemizi kaybettik. M. Yesari … Çağatay Osmanlı Sözlük
kozu kaybetmek — istediğini yapabilme imkânını yitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
partiyi kaybetmek — 1) elde etmeye çalıştığı bir kazancı karşısındakine kaptırmak 2) başkasıyla çekiştiği bir konuda yenilmek Kızın gözlerinden damla damla yaşlar akıyordu. İmam partiyi kaybediyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
bahsi kaybetmek — ileri sürülen, savunulan görüşün yanlış olduğu ortaya çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hızını kaybetmek (veya yitirmek) — etkisini, geçerliliğini yitirmek, hükmü kalmamak Güneş hızını kaybedince bu yapışkan su donar, yapraklar ellenebilir, toplanabilir duruma gelir. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük