- tutukevi
- is.
Tutukluların kapatıldığı yer, kodes, tomruk, tevkifhane
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Zentralgefängnis Ankara — Das Zentralgefängnis Ankara, kurz auch Ulucanlar Cezaevi (türk: Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi, deutsch: „Geschlossene Straf und Haftanstalt Ankara Zentrum“) wurde in einem 1921 im heutigen Stadtteil Altındağ in Ankara eingerichteten… … Deutsch Wikipedia
dam — 1. is., Fr. dame 1) Dansta kavalyenin eşi Erkeklerin kimi damlarının elinden, kimi kolundan, kimi de hafifçe omzundan tutmuş, geliyorlardı. Ç. Altan 2) İskambil kâğıtlarında kız 2. is. 1) Yapıları dış etkilerden korumak amacıyla üzerlerine… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ev — is. 1) Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı 2) Bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut, hane Ana oğul, yeni kiraladıkları eve bir pazar günü taşındılar. N. Cumalı 3) mec. Aile Evine bağlı bir adam. 4) esk. Soy,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kodes — is., argo, Rum. Tutukevi, hapishane, karakol Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kodese tıkmak kodesi boylamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
koğuş — is. 1) Kışla, okul, tutukevi, hastane vb. kalabalık yerlerde, içinde birçok kimsenin yattığı veya barındığı büyük oda Koğuşlardan birinin penceresinden hasta bir çocuğun söylediği türkü geliyor. P. Safa 2) tar. Osmanlı Devleti nde devşirilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tevkifhane — is., esk., Ar. tevḳīf + Far. ḫāne Tutukevi Mustafa nın mahkemeye sevk edilmek üzere tevkifhaneye gönderildiğini gazeteler yazdı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
tomruk — is., ğu 1) Ağacın kesilerek silindir biçimine getirilmiş gövdesi 2) İşlenmek veya biçilmek için hazırlanmış taş kütlesi Mermer tomruğu. 3) Ayak ve ellere geçirilip bağlanan iki parça kütükten meydana gelen işkence aleti 4) esk. Tutukevi Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutuk — sf., ğu 1) Akıcı, rahat konuşamayan 2) Eski işlevini göremez duruma gelmiş Geçen gün beni dövdüler. Boynum, omuzlarım hâlâ tutuk. A. İlhan 3) Kısılmış, tutulmuş, kesik Ağır ağır ve tahtalar arasında boğulan tutuk akislerle yükseliyordu. P. Safa… … Çağatay Osmanlı Sözlük
habshâne — (A. F.) [ ﻪﻥﺎﺧ ﺲﺒﺣ ] hapishane, tutukevi … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
hapishane — (A. F.) [ ﻪﻥﺎﺧ ﺲﺒﺣ ] tutukevi, mahpushane … Osmanli Türkçesİ sözlüğü