- yerli yerine
- zf.
Kendine ait olan yere
Eşyalarını yerli yerine yerleştirdi.
- S. F. Abasıyanık
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Eşyalarını yerli yerine yerleştirdi.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yerli — sf. 1) Taşınamayan, başka yere götürülemeyen Yerli dolap. Yerli sedir. 2) Belli bir bölgede yetişen Yerli muz. Yerli meyve. 3) Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan Yerli halıları gördüm, koyu sıcak kırmızılarla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
taşlar yerine oturmak — 1) her şey yerli yerinde olmak 2) her makama, işin veya görevin gereklerine uygun kişi yerleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerleşmek — e 1) Yerine iyice oturmak, yerinde sabit olmak Bu taş buraya adamakıllı yerleşmiş. 2) Yer bulup oturmak Arabaya, birbirine sıkışarak yerleştiler. S. F. Abasıyanık 3) Çalışmak üzere bir iş yerine başlamak Oğlu bankaya yerleşmiş. 4) Bir yerde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
montaj — is., sin., TV, Fr. montage 1) Kurgu 2) Bir makine veya cihazın sökülmüş parçalarını yerli yerine takma … Çağatay Osmanlı Sözlük
noktalamak — i 1) Nokta koymak 2) Yazıda noktalama işaretlerini yerli yerine koymak Yazınızı iyi noktalamadınız. 3) mec. Sona erdirmek, bitirmek Tartışmayı kendisi noktalamak istiyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
arma donatmak — den. armayı yerli yerine koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUTAHHEM — Hilkati yerli yerine tamam olup noksan olmayan. * Yuvarlak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜRETTEB — Tertib edilmiş, dizilmiş, yerli yerine konulmuş, sıralanmış. * Kasden uydurulmuş. * Tayin edilmiş. Bir şey, bir yer için ayrılmış. * Sonradan kurulmu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NAZD — Her şeyi yerli yerine koymak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük