muayene — is., tıp, Ar. muˁāyene 1) Bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığın ne olduğunu araştırma En son bir de kan muayenesi yaptılar. S. F. Abasıyanık 2) Gözden geçirme, araştırma, yoklama, kontrol Gümrük muayenesi. Birleşik Sözler muayenehane … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUAYENE — Zâhir ve âşikâre olmak, görünmek, belli olmak. * Gözden geçirme, yoklama, kontrol etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bakmak — e, ar 1) Bakışı bir şey üzerine çevirmek Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim. C. S. Tarancı 2) Aramak 3) Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak Limana bakan penceresinden deniz görünürdü. O. V. Kanık 4) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dinlemek — i 1) İşitmek için kulak vermek Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim. A. Ş. Hisar 2) Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak Beni dinlersen bu işten vazgeç. 3) Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek Doktor… … Çağatay Osmanlı Sözlük
oftalmoskop — is., bu, tıp, Fr. ophtalmoscope Gözün içini aydınlatıp görmek ve gözü muayene etmek için kullanılan ayna … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözden geçirmek — 1) okumak O günkü gazeteleri gözden geçirdi. F. R. Atay 2) niteliğini anlamak için bir şeyin her yanına bakmak, incelemek, muayene etmek Akşam hazırlanmış sofrayı gözden geçirmek için odasından çıktı. A. Kutlu 3) araç, motor vb.nin çalışıp… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dinamak — imtihan, tecrübe, muayene etmek, sanamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
AYN — (C.: A yan A yun Uyûn) Göz. * Pınar, kaynak. Çeşme. * Tıpkısı, tâ kendisi. * Zât. * Eşyanın hakikatı. * Kavmin şereflisi. * Diz. * Altın. * Nazar değme. * Casus. * Her şeyin en iyisi. * Muayene etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
gümrük kolcusu — is., huk. Gümrüklerce gözaltında bulundurulması gerekli görülen eşya ve yolcularla beraber bulunmak, tartı, sayım ve muayene memurlarına yardım etmek vb. işlerle görevli kişi, dideban Gelgelelim bu nazeninim, gümrük kolcularıyla fingirdemeye… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sirayet — is., Ar. sirāyet 1) Hastalık başkalarına geçme, bulaşma Yapılan muayene neticesinde, hastalığın kimseye sirayetine meydan verilmeyecektir. S. F. Abasıyanık 2) mec. Yayılma, dağılma Vehbi nin bu şüphesi büyüklere sirayete başladı, çocuk bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük