muayene etmek

muayene etmek
1) bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığının nerede olduğunu araştırmak

Ben de hastaları muayene ettiğim küçük odada yatıp kalkacağım.

- Y. K. Karaosmanoğlu
2) araştırmak, incelemek

Küçük yokuşu muayene ettim, kimseler yok.

- A. Gündüz

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • muayene — is., tıp, Ar. muˁāyene 1) Bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığın ne olduğunu araştırma En son bir de kan muayenesi yaptılar. S. F. Abasıyanık 2) Gözden geçirme, araştırma, yoklama, kontrol Gümrük muayenesi. Birleşik Sözler muayenehane …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MUAYENE — Zâhir ve âşikâre olmak, görünmek, belli olmak. * Gözden geçirme, yoklama, kontrol etmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • bakmak — e, ar 1) Bakışı bir şey üzerine çevirmek Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim. C. S. Tarancı 2) Aramak 3) Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak Limana bakan penceresinden deniz görünürdü. O. V. Kanık 4) Bir şeyin… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dinlemek — i 1) İşitmek için kulak vermek Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim. A. Ş. Hisar 2) Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak Beni dinlersen bu işten vazgeç. 3) Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek Doktor… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • oftalmoskop — is., bu, tıp, Fr. ophtalmoscope Gözün içini aydınlatıp görmek ve gözü muayene etmek için kullanılan ayna …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözden geçirmek — 1) okumak O günkü gazeteleri gözden geçirdi. F. R. Atay 2) niteliğini anlamak için bir şeyin her yanına bakmak, incelemek, muayene etmek Akşam hazırlanmış sofrayı gözden geçirmek için odasından çıktı. A. Kutlu 3) araç, motor vb.nin çalışıp… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dinamak — imtihan, tecrübe, muayene etmek, sanamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • AYN — (C.: A yan A yun Uyûn) Göz. * Pınar, kaynak. Çeşme. * Tıpkısı, tâ kendisi. * Zât. * Eşyanın hakikatı. * Kavmin şereflisi. * Diz. * Altın. * Nazar değme. * Casus. * Her şeyin en iyisi. * Muayene etmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • gümrük kolcusu — is., huk. Gümrüklerce gözaltında bulundurulması gerekli görülen eşya ve yolcularla beraber bulunmak, tartı, sayım ve muayene memurlarına yardım etmek vb. işlerle görevli kişi, dideban Gelgelelim bu nazeninim, gümrük kolcularıyla fingirdemeye… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sirayet — is., Ar. sirāyet 1) Hastalık başkalarına geçme, bulaşma Yapılan muayene neticesinde, hastalığın kimseye sirayetine meydan verilmeyecektir. S. F. Abasıyanık 2) mec. Yayılma, dağılma Vehbi nin bu şüphesi büyüklere sirayete başladı, çocuk bu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”