sirayet etmek

sirayet etmek
1) hastalık geçmek, bulaşmak

Yazın korkunç sıtması, gökyüzüne ve gökyüzünün yıldızlarına kadar sirayet eden bu küçük kasabayı terke hazırlanıyordu.

- S. F. Abasıyanık
2) mec. yayılmak, dağılmak

Bu dedikodular bizim eve bile sirayet etti.

- A. Gündüz

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • sirayet — is., Ar. sirāyet 1) Hastalık başkalarına geçme, bulaşma Yapılan muayene neticesinde, hastalığın kimseye sirayetine meydan verilmeyecektir. S. F. Abasıyanık 2) mec. Yayılma, dağılma Vehbi nin bu şüphesi büyüklere sirayete başladı, çocuk bu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sirâyet — (A.) [ ﺖیاﺮﺱ ] bulaşma, geçme. ♦ sirâyet etmek geçmek, bulaşmak …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • tasrih etmek — açıkça belirtmek Bunların hudutlarını iyi tasrih edememekle beraber ... eniştemizin kanaatlerine de sirayet etmiş olduğu görülüyordu. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yakmak — sirayet etmek, bulaşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bulaşmak — nsz 1) Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek Tabak bulaştı. 2) e İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı. S. F. Abasıyanık 3) e Hastalık geçmek, sirayet etmek Çocuğa suçiçeği bulaşmış. 4) e… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yukmak — bulaşmak, sıvanmak, sirayet etmek III, 63 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • kaçmak — e, ar 1) Hızla koşup bir yere saklanmak Bir tehlike sezdiğin anda hemen eve kaçarsın. H. R. Gürpınar 2) nsz Kimseye bildirmeden bulunduğu yerden ayrılmak, firar etmek Silahını hatta başındaki şapkasını bırakıp kaçıyor. R. E. Ünaydın 3) den… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ULUHİYET-İ MUTLAKA — Kayıt altında olmayan, mutlak uluhiyet. Ancak bir tek İlâhın mâbud oluşu.(Evet, nev i beşerin her taifesi birer nevi ibadetle fıtrî gibi meşgul olması ve sair zihayatın belki cemâdâtın dahi fıtrî hizmetleri birer nevi ibadet hükmünde bulunması ve …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İNTİKAL — Bir yerden bir yere nakletmek. Tebdil i mekân etmek. * Göçmek, geçmek. * Sirâyet. Bulaşmak. * Bir şeyin miras olarak kalması. * Bir mes eleden diğer bir hususu veya neticeyi anlamak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”