tasa etmek

tasa etmek
üzülmek, kaygıya kapılmak

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • tasa — is. 1) Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam Gazeteleriniz sürüm tasasına kapıldılar mı hemen İstanbul un nabzını tutarlar. F. R. Atay 2) ruh b. Tatmin edici olmayan veya tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • TASA'SU' — Deprenmek, hareket etmek. * Perakende olmak, dağılmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • tok tok etmek — taşın taşa vurmasından çıkan ses gibl ses çıkarmak I, 332 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • tasalanmak — nsz Bir şeyi kendine tasa etmek, üzülmek, kaygılanmak, endişelenmek Seni denize düştü sandı da tasalandı. B. Felek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • recmetmek — i, der, esk., Ar. recm + T. etmek Taşa tutmak, taşa tutarak öldürmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yatırmak — i, e 1) Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım. Y. K. Karaosmanoğlu 2) i, de Uyutmak Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar. Ö. Seyfettin 3) i Eğmek, yatık duruma… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çıvmak — nsz, ar, hlk. 1) Atlamak, sıçramak, zıplamak 2) Hızla giden bir şey bir yere çarpıp yön değiştirmek, sekmek, çavmak, sapmak, inhiraf etmek Kurşun da taşa değmiş sonra taştan çıvmış, Dursun Hacı ya değmiş. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • efkâr — is., ç., esk., Ar. efkār 1) Düşünceler, fikirler 2) Kamuoyu, efkârıumumiye Halk efkârının karşı koyuşuna rağmen müdür, yazara üçüncü bir şans tanıdı. H. Taner 3) tkz. Tasa, kaygı Birleşik Sözler umumi efkâr amme efkârı Atasözü, Deyim ve Birleşik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”