- zarar etmek
- alışverişte elindekinin bir bölümünü boşuna elden çıkarmak, yitirmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
zarar — is., Ar. żarar Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar. M. Ş. Esendal Birleşik Sözler akıllara zarar akla zarar manevi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zarar vermek — 1) kötülük etmek Bu davaya zarar verecek ihtiyarları ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. F. R. Atay 2) birinin parasal kayba uğramasına sebep olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hınzırlık etmek — zarar verici, sinirlendirici, ters davranışta bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihlal etmek — zarar vermek; zedelemek; dokunmak; hakkını zedelemek; çiğnemek; bozmak … Hukuk Sözlüğü
altüst etmek — 1) alt yüzünü üst yüzüne getirmek 2) çok karışık duruma getirmek, düzenini bozmak Kimsenin dokunamadığı düzgün kâğıtlarını ben altüst ederdim. H. E. Adıvar 3) zarar vermek, yıkmak Deprem köyü altüst etti. 4) huzursuz etmek, rahatsızlık vermek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
feryat etmek — 1) yüksek sesle haykırmak Feryat ederek gözlerini açan Satılmış, şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu. E. E. Talu 2) mec. büyük bir yokluk, zarar ve sıkıntı içinde bulunmak İstanbul, susuzluktan feryat ediyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
ika etmek — yapmak, işlemek Zarar ika etti. Cürüm ika etti … Çağatay Osmanlı Sözlük
kötülük etmek (veya yapmak) — kötü davranmak, zarar vermek Kötülük edeni öldürür veya ayetlerin emrettiği cezalardan birini verir. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yazık etmek (veya olmak) — bir şey veya kimseye zarar vermek (verilmek) Kumaşa yazık etti. Çocuğa yazık ettiniz. Masrafa yazık oldu. Adama yazık oldu … Çağatay Osmanlı Sözlük
çarkına etmek (veya okumak) — argo birine büyük kötülük yapmak veya işini bozarak zarar vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük