- belli belirsiz
- sf.
1) Yarı belli2) zf. Zorlukla seçilerek, yarı bellisiz olarak, duyularak, çok az belli olarak
Dere içinde eylül sabahının ışığı yavaş yavaş, belli belirsiz yayılmaktadır.
- S. F. Abasıyanık
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Dere içinde eylül sabahının ışığı yavaş yavaş, belli belirsiz yayılmaktadır.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
belirsiz — sf. 1) Belirli olmayan, belgisiz, gayrimuayyen Tatlı ve mahmur bakışlı gözlerini belirsiz bir noktaya dikti. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Niteliği hakkında tam bir bilgi edinilemeyen, müphem Bir ayağın yerlere sürtünmesinden çıkan, silik ve belirsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
belli — 1. sf. Beli olan Hani sen benim gibi ince belli sarışınları severdin? N. Araz Birleşik Sözler karınca belli 2. sf. 1) Bilinmedik bir yanı olmayan, malum Hâlimiz, vaktimiz sizce belli. H. R. Gürpınar 2) Gizli olmayan, ortada olan, anlaşılan,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yeri yurdu belirsiz olmak — belli bir yeri olmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirli belirsiz — sf. Yarı belirgin durumda, az çok belli olan Belirli belirsiz incecik bir çizgi arasından gördüğü garip bir surat. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
varla yok arası — belli belirsiz Yüzünde varla yok arası bir gülümseme, özlem giderircesine, uzun uzun süzdü dostunu. T. Yücel … Çağatay Osmanlı Sözlük
dudak ucuyla söylemek — belli belirsiz anlatmak, isteksizce söylemek Size hayır kalmadığını dudak ucuyla söyleyiverirler ve gerçekten dedikleri de çıkar. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafasından geçirmek — belli belirsiz düşünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıyırttırmak — belli belirsiz değerek geçmek … Beypazari ağzindan sözcükler
hayal meyal — sf. 1) Belli belirsiz, açık seçik olmayan Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız / Hatırası bile yabancı gelir. C. S. Tarancı 2) zf. Belli belirsiz, açık seçik olmayan bir biçimde Uçaktan korkmanın utanılacak bir şey olduğunu hayal meyal duyuyordu. B … Çağatay Osmanlı Sözlük
müphem — (A.) [ ﻢﻬﺒﻡ ] belirsiz, belli belirsiz … Osmanli Türkçesİ sözlüğü