- belli başlı
- sf.
1) Belirli, muayyen
Dilimiz de mizah gazetelerinin belli başlı alay konuları arasında idi.
- F. R. Atay2) ÖnemliBu kongrenin belli başlı adamı İsmail Kemal'di.
- Y. K. Beyatlı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Dilimiz de mizah gazetelerinin belli başlı alay konuları arasında idi.
- F. R. AtayBu kongrenin belli başlı adamı İsmail Kemal'di.
- Y. K. BeyatlıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
başlı — sf. Başı olan O zaman kırmızı başlı kibritler vardı ya. P. Safa Birleşik Sözler başlı başına ağırbaşlı belli başlı dikbaşlı iki başlı pek ba … Çağatay Osmanlı Sözlük
belli — 1. sf. Beli olan Hani sen benim gibi ince belli sarışınları severdin? N. Araz Birleşik Sözler karınca belli 2. sf. 1) Bilinmedik bir yanı olmayan, malum Hâlimiz, vaktimiz sizce belli. H. R. Gürpınar 2) Gizli olmayan, ortada olan, anlaşılan,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düzen — is. 1) Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem 2) Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması 3) Yerleştirme, tertip Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım… … Çağatay Osmanlı Sözlük
takım — is. 1) Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman 2) Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAAYYÜNAT — Meydana çıkmalar. Belli olmalar. Belli başlı adam sırasına geçmeler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ana sav — is. İleri sürülerek savunulan düşüncelerin en belli başlı olanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
asmagiller — is., ç., bit. b. İki çeneklilerden, belli başlı türü asma olan bitki familyası … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezcümle — zf., esk., Far. ez + Ar. cumle 1) Kısaca, özet olarak, özetle 2) Başlıca, belli başlı olarak, esas olarak Başkan ezcümle şunları söyledi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kozmografya — is., gök b., Yun. Gök biliminin, matematik ve fiziğin yalnız temel kavramlarından yararlanarak en belli başlı olayları ele alan dalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
öz geçmiş — is. Bir kimsenin doğumundan yaşadığı güne kadar geçirdiği belli başlı evreleri içeren yazı, hayat hikâyesi, yaşam öyküsü, biyografi, hâl tercümesi, tercümeihâl … Çağatay Osmanlı Sözlük