- bir elden
- zf.
1) Aynı kimse tarafından2) Bir merkezden
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
elden — zf. 1) Doğrudan Atanma yazımı elden aldım, gidiyorum. 2) Hemen Parayı elden yolladı. Birleşik Sözler elden düşme elden ele art elden bir elden ilk elden … Çağatay Osmanlı Sözlük
elden çıkarmak — bir şeyin sahipliğini başkasına geçirmek, satmak Eskilerden bir kısmını yok pahasına elden çıkarmak gerekecek. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
elden gitmek — (bir şey) bir şeyi yitirmek, o şeyden yoksun kalmak Tıpkı kendisine benzeyen kara yağız erkek evlat elden gitmiş. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
elden ele dolaşmak — (bir şey) ün, güzellik vb. nitelikleri dolayısıyla ilgi görmek, beğenilmek Gönülden Sesler, Meşrutiyet gençliğinin elden ele dolaşan kitabı idi. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
elden bırakmamak (veya düşürmemek) — bir şeyle sürekli ilgilenmek, elden düşürmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
elden ele geçmek — bir şey sahip değiştirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
elden ele — zf. Bir kişiden ötekine Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller elden ele geçmek elden ele dolaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
elden düşme — sf. Az kullanılmış ve sahibinden alınmış (eşya) Elden düşme bir araba satın alınır. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
elden geçirmek — eksiklik veya bozukluklarını gidermek veya denetlemek için incelemek Otomobil tamircisi bir akrabaları varmış, o da arabayı elden geçirmiş. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük
elden gel! — argo 1) ver! Elden gel bakalım iki papeli. 2) tkz. kutlamak amacıyla söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük