- bir küme
- sf.
Pek çok, fazla
Yaver Bey bir küme mektubu usulcacık Mustafa Kemal Paşa'nın önüne koymuş.
- Y. K. Karaosmanoğlu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Yaver Bey bir küme mektubu usulcacık Mustafa Kemal Paşa'nın önüne koymuş.
- Y. K. KaraosmanoğluÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
küme — is. 1) Tümsek biçimindeki yığın 2) Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup Tarla kuşları Mustafa nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız … Çağatay Osmanlı Sözlük
KUME — Bir yere toplanmış olan şeyler. * Yüksek, yüce yer … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
küme çalışması — is., eğt. Öğrencilerin, aralarında seçtikleri bir başkanın kılavuzluğu altında iş birliği yaparak ortak amaçlar doğrultusunda çalışmalarına imkân sağlayan eğitim yöntemi … Çağatay Osmanlı Sözlük
küme — tarlada her bir sap gurubuna denir … Beypazari ağzindan sözcükler
denk küme — is., mat. Bire bir eşlenebilen, eleman sayıları eşit küme … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst küme — is., sp. İçinde bulunulan lig maçlarının bir üst ligi … Çağatay Osmanlı Sözlük
deste — is. 1) Cinsleri aynı veya birbirine yakın olan şeylerin bir arada bağlanmışı, demet, bağlam Destenin en itibarlı kâğıtları, bilindiği gibi beyler yani aslar oluyor. H. Taner 2) Kılıç, bıçak vb.nin elle tutulacak yeri, kabza 3) mat. Aynı cinsten… … Çağatay Osmanlı Sözlük
CÜMMA' — Bir araya gelerek toplanmış şey, küme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yığın — is. 1) Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe Pencereden süzülen ılık bahar güneşi masayı dolduran kâğıt yığınları üstünde ağır ağır ilerliyordu. R. N. Güntekin 2) Birçok kimsenin veya nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme,… … Çağatay Osmanlı Sözlük