borç — 1. is., Rus. Borş 2. is., cu 1) Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim. P. Safa 2) mec. Birine karşı bir şeyi yerine getirme yükümlülüğü, vecibe Vatan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
harç — is., cı, Ar. ḫarc 1) Harcanan para, masraf 2) ekon. Resmî işlerde devlet veznesine ödenen para Tapu harcı. Mahkeme harcı. 3) Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı 4) mim. Yapıda tuğla veya taşların örgüsünü sağlamlaştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağa borç eder, uşak harç — ağa para sıkıntısı içinde olup borç etse de uşak, bunu anlamaz ve bol harcamayı sürdürür anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
edepsizcesine — zf. Edepsizce Öyle, delicesine, edepsizcesine borç harç yer, yaşardı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilaçlamak — i 1) İlaç sürmek 2) Mikroplardan arındırmak, zararlı böceklerden korunmak amacıyla ilaç püskürtmek veya sıkmak Ekici borç harç ilaçlayacaktı tarlasını. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağa — is. 1) Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse Bu köyün ağası ben miyim, o mu... T. Buğra 2) Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan Mehmet ağa. Hüseyin ağa. 3) Büyük kardeş, ağabey Köye varınca ağamdan parasını… … Çağatay Osmanlı Sözlük