- ağarmak
- nsz
1) Beyazlaşmak
Sakalı ağardı fakat gönlü kocamadı.
- N. Nâzım2) Rengi solmak3) Şafak sökmekBir gün ortalık ağarmadan Kadıköy'den vapura bindim.
- N. AtaçAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sakalı ağardı fakat gönlü kocamadı.
- N. NâzımBir gün ortalık ağarmadan Kadıköy'den vapura bindim.
- N. AtaçÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ağarmak — beyaz ve sefid olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şakakları ağarmak (veya beyazlanmak) — 1) şakaklarındaki saçlar kırlaşmak, ağarmak Ben o eski adam değilim, şakaklarım nasıl beyazlanmış, görmüyor musun? Y. K. Karaosmanoğlu 2) yaşlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gün ağarmak — tan yeri aydınlanmak O geceyi çok rahatsız geçiren Rıza ertesi sabah gün ağarırken kalktı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kireç gibi olmak (veya ağarmak) — yüzünde renk kalmamak, rengi solmak Genç kadının yüzü kireç gibi ağarmıştı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortalık ağarmak — sabah olmaya başlamak Bu akşamki gerçek, ortalık ağarmadan tersine döner. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
tan ağarmak (veya atmak veya sökmek) — gün doğmaya başlamak, şafak sökmek Artık tan sökünceye kadar gelsin gazeller, şarkılar, feryatlar. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
tan yeri ağarmak — sabah olmaya başlamak, ufku belli belirsiz bir aydınlık kaplamak Gözlerimi açınca denizin üstünde sarı ay yerine tan yerinin beyaz ışıkları iniyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
saçı başı ağarmak — yaşlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ürñermek — ağarmak I, 289 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ağarıvermek — nsz Çabucak ağarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük