beyni bulanmak — 1) sersemlemek, düşünemez olmak 2) kötü bir şey sezinlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
midesi bulanmak — 1) kusacak gibi olmak 2) mec. iğrenmek, tiksinmek 3) mec. kuşkulanmak, işkillenmek 4) mec. huzursuz olmak, rahatı kaçıp tedirgin olmak, hoşlanmamak Bu rahatlık, bolluk, ferahlık havasına esir ticareti, sömürgecilik gibi kokular karışınca insanın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
zihni bulanmak (veya karışmak) — 1) düşünürken olaylar arasındaki bağlantıyı yitirmek 2) ne yapacağını şaşırmak Çünkü teyzesine, oğlanın son senelerinde zihni karışmasın diye dönünceye kadar hastalandığından hatta ölürse ölümünden bahsedilmemesini sıkı sıkı vasiyet etmişti. H. E … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava bulanmak — yağmur yağacak duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
içi bulanmak — kusacak gibi olmak Tabanları, dizleri sızlar gibi oldu. Bir de içi bulandı, kusacak gibi oldu. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafası bulanmak — bir olay karşısında aklı karışmak, anlayamaz, kavrayamaz duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlü bulanmak — 1) kusacak gibi olmak 2) mec. kuşkulanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü bulanmak — bulanık görmeye başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulganmak — bulanmak; kızmak, öfkelenmek; karışmak, I I, 238, 242; II I, 21 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük