- bulunmaz
- sf.
Eşsiz, nadir, kıymetli
Konuşmamız boyunca bunun benim için bulunmaz fırsat olduğunu yineleyip durdu.
- A. Ümit
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Konuşmamız boyunca bunun benim için bulunmaz fırsat olduğunu yineleyip durdu.
- A. ÜmitÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bulunmaz Bursa (veya Hint) kumaşı — alay çok az bulunduğu ve çok değerli olduğu sanılan şey Nuri ye gelince bulunmaz bir Hint kumaşı sayılmazdı o da. O. Rifat … Çağatay Osmanlı Sözlük
at olur, meydan olmaz (veya bulunmaz), meydan olur (veya bulunur), at olmaz (veya bulunmaz) — gerekli şartlar her zaman bir arada bulunmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
at bulunur meydan bulunmaz, meydan bulunur at bulunmaz — biri iş başarabilmek için gerekli olan koşullar her zaman eksiksiz olarak ele geçmez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
aramakla bulunmaz — çok değerli ancak rastlantı ile ele geçer anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
elde bulunan beyde bulunmaz — beylerde olmayan öyle şeyler vardır ki halkta bulunur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ecele çare bulunmaz — ölüm dışında, çaresiz gibi görünen her güç işin bir çıkar yolu vardır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
olacakla öleceğe çare bulunmaz — insanın alnına yazılmış olan şeyler önlenemez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz — herkes aynı şeyi bilse ve yapabilseydi, geri kalan işleri yapacak kimse bulunamazdı anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz — kişi yalnızca kendi kazancına güvenmeli, başkasının yardımını beklememelidir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kimya olmak — bulunmaz olmak Sıla kimya olmuş burnuma tüter / Yol ver dağlar ben sılaya gideyim. Halk türküsü … Çağatay Osmanlı Sözlük