- bunca
- sf.
1) Epey, çok
Bunca yıldır soluğum sırtını yakmamış da şimdi yakıyor.
- M. Ş. Esendal2) zf. Bu kadar, bu denliBunca hakkı var bende. Ben hiç boşar mıyım?
- E. Bener
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bunca yıldır soluğum sırtını yakmamış da şimdi yakıyor.
- M. Ş. EsendalBunca hakkı var bende. Ben hiç boşar mıyım?
- E. BenerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
bunca — z. Bu qədər, bu dərəcədə. Oldu sənə feyz bunca hasil; Bu vaqiədən zəmanə qafil. F.. Bunca cəfalərin görüb ol binəva könül; Ol bivəfayə gör, gənə ümmidvar olur. S. Ə. Ş.. // Bu böyüklükdə, bu ağırlıqda. Dedilər: Mura bax ki, bunca yükü; Qaldırır… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
bùncati — bùnca|ti (∅) nesvrš. 〈prez. ām, pril. sad. ajūći, gl. im. ānje〉 1. {{001f}}govoriti bez svijesti u groznici 2. {{001f}}pren. govoriti gluposti; bulazniti, lupetati, trabunjati, trućati [ma, pusti ga, vidiš da ∼] … Veliki rječnik hrvatskoga jezika
Армяно-кыпчакский язык — Самоназвание: Хыпчах тили Страны: Армения, Украина … Википедия
Хыпчах тили — Армяно кыпчакский язык Самоназвание: Хыпчах тили Страны: Армения, Украина, Польша, Молдавия, Румыния Классификация Категория: Языки Евразии … Википедия
Армяно-кыпчакская письменность — Молитвы в рукописи из Национальной библиотеки в Париже Содержание … Википедия
aldırmak — nsz 1) Alma işini yaptırmak Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım. N. Cumalı 2) i, e Getirtmek Ne yaptı yaptı, nişanlısını oraya aldırdı. C. Uçuk 3) Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle çıkarttırmak Bademcik aldırmak.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayrılışmak — nsz Birbirinden ayrılmak Bunca zamanlar bilişip / Ahir dönüp ayrılışıp. Yunus Emre … Çağatay Osmanlı Sözlük
belde — is., esk., Ar. belde 1) İlçeden küçük, belediye ile yönetilen yer 2) mec. Mekân, yer, çevre Bugün toz hâlinde sallanan bu iklim, asırların uykusundan, bunca sanat beldeleri gibi bir gün sıyrılacak. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilişmek — nsz, le 1) Birbirini tanımak, muarefesi olmak Bunca zamanlar bilişip, ahir dönüp ayrılışıp. Yunus Emre 2) hlk. Öğrenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
boyutlu — sf. Boyutu olan Onu bütün öbür yazarlara kıyasla, bunca derin boyutlu yapan, ne kültürü ne de bilgisi idi. H. Taner Birleşik Sözler üç boyutlu film … Çağatay Osmanlı Sözlük