- bütünleyen
- sf.
Bütün durumuna getiren, mütemmim
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
açıklama cümlesi — is., dbl. Bir önceki cümleyle bağlantı kuran yani, demek ki, öyle ki vb. bağlayıcılarla başlayan, söz konusu duygu veya düşünceyi bütünleyen cümle … Çağatay Osmanlı Sözlük
aksesuar — is., Fr. accessoire 1) Bir aletin, bir makinenin işlevine katılmayan ancak kendine özgü ayrı bir yararı bulunan alet, araç veya nesne 2) Kadın giyiminde giysiyi bütünleyen ayakkabı, çanta, kemer, şapka, eldiven, mücevher vb. eşya 3) tiy. Konunun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolaylı tümleç — is., ci, dbl. Fiilin anlamını bütünleyen ve yönelme, kalma, çıkma durumlarından birinde bulunan veya edat alan tümleç Çocuklar eve geldi … Çağatay Osmanlı Sözlük
mütemmim — sf., esk., Ar. mutemmim 1) Tamamlayan, bütünleyen, bitiren Hâlbuki birçok kadınlar malumatlarını zarafetlerinin bir mütemmimi addederler. P. Safa 2) mat. Bütünler 3) is., dbl. Tümleç … Çağatay Osmanlı Sözlük
nesne — is. 1) Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje Ağzımıza koyduğumuz şey değil, tadını tuzunu bildiğimiz nesne değil. S. M. Alus 2) dbl. Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç Ali… … Çağatay Osmanlı Sözlük
noktalı virgül — is., dbl. Bağımsız fakat mantık açısından birbirini bütünleyen cümleleri bağlayan noktalama işaretinin adı (;) … Çağatay Osmanlı Sözlük
organize sanayi — is. Birbirini bütünleyen, değişik sanayi kollarının ve kuruluşlarının oluşturduğu iş alanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yönelmeli tümleç — is., ci, dbl. Yapılan işin anlamını bütünleyen ve yönelme durumunda bulunan tümleç: Çocuklar eve geldi … Çağatay Osmanlı Sözlük