- cephane
- is., ask., Far. cebe + ḫāne
Ateşli silahlarla atılmak için hazırlanan her türlü patlayıcı madde, mühimmat
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
CEPHANE — (Aslı: Cebehane dir) Barut vesair yanıcı maddelerin konulup, muhafaza edildiği yer. * Yanıcı maddeler levazımı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Никосия — Город Никосия греч. Λευκωσία, тур. Lefkoşa … Википедия
Heptapyrgion — Ansicht des Heptapyrgion Das Heptapyrgion (altgriechisch Ἑπταπύργιον ‚Sieben Türme‘, neugriechisch Eptapyrgio Επταπύργιο, türkisch Yedi Kule) in Thessaloniki ist ei … Deutsch Wikipedia
ağırlık — is., ğı 1) Ağır olma durumu Yükün ağırlığı. Taşın ağırlığı. 2) Değerli olma durumu Hediyenin ağırlığı. 3) Ağırbaşlılık Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi. 4) Tehlikeli olma durumu 5) Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum Havanın ağırlığı.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkarma gemisi — is., ask. Çıkarma yapılacak kıyıya asker, araç ve cephane taşımaya yarayan, altı düz küçük deniz aracı … Çağatay Osmanlı Sözlük
fişek — is., ği, Far. fişeng 1) Tüfek, tabanca vb. hafif ateşli silahlara, atılmak için sürülen ve içinde barut bulunan bir kovan ile bu kovanın ucuna yerleştirilmiş mermiden oluşan cephane Ben fişeklerin barutunu, tapasını koyayım, beybaba saçmasını...… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hane — is., Far. ḫāne 1) Ev, konut 2) Ev halkı Oğlan iyiydi; becerikli, yumuşak huyluydu ama hanesi kalabalıktı. N. Cumalı 3) Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri, bölük, göz Dama tahtasında altmış dört hane vardır. 4) mat. Basamak 5) müz. Klasik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mevki — is., Ar. mevḳiˁ 1) Yer, mahal Gelibolu civarında Akbaş mevkisinde bir cephane deposu vardı. Atatürk 2) Makam ... senelerce devletin yüksek mevkilerinde bulundu. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Bazı ulaşım araçlarında yolculara veya tiyatro, sinema vb.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mühimmat — is., ç., Ar. muhimmāt 1) Savaş gereçleri Otomobillerdeki topçu mühimmatını kurtarıp mahalline ulaştırmak elzemdi. A. Gündüz 2) Cephane Birleşik Sözler mühimmat deposu … Çağatay Osmanlı Sözlük
park — is., Fr. parc 1) Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe Park ismi de güzel ya, millet bahçesi uzunca ama daha güzel. S. F. Abasıyanık 2) Otopark 3) Trafik zorunlulukları dışında durma… … Çağatay Osmanlı Sözlük