- cesaret
- is., Ar. cesāret
1) Güç veya tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güven2) Yüreklilik, yiğitlik, yürek ve göz pekliği
Bütün halk türküleri gibi ölenin örnek cesaretini öven türkülerdi bunlar.
- N. Cumalı3) Cüret4) Çekinmezlik, atılganlıkAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
cesaret almak (veya bulmak) — herhangi bir durumdan, davranıştan güç almak Hayvanın sokulganlığından cesaret alan bir başka kız da usulca yanına yaklaştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
cesaret etmek — korkulması gereken bir işe korkmadan girişmek, göze almak Bana bir şey söylemeye cesaret ettiğini gördünüz mü şimdiye kadar? T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
cesaret vermek — (birine) birinin yılgınlığını gidermek, birini yüreklendirmek Sabahın ışıkları bana yeniden bir cesaret verdi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
cesâret — (A.) [ ترﺎﺴﺝ ] cesurluk … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
CESARET — Cesurluk, yiğitlik, korkusuzluk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cesaret gelmek — (birine) yılgınlığı gitmek, yüreklenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
cesaret (veya cesaretini) göstermek — yürekli davranmak Demek ki işi açığa vurmak cesaretini gösterdi. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
CESARET-İ MEDENİYE — Her türlü baskılara karşı çekinmeden hakikatı söylemek. Müsbet harekette korkmamak. Haklı olduğu bir mes elede korku göstermemek. İçtimai münasebetlerde girişkenlik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CASİR — (Cesaret. den) Cesaret eden, cesur, cesaretli … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜCASİR — (Cesaret. den) Cesaret eden … Yeni Lügat Türkçe Sözlük