- çaresizlik
- is., -ği
Çaresiz olma durumu
Çaresizlikten Anadolu'ya giden bir saz heyetinin peşine takılıyor.
- R. N. Güntekin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çaresizlikten Anadolu'ya giden bir saz heyetinin peşine takılıyor.
- R. N. GüntekinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kuş gibi çırpınmak — çaresizlik içinde telaşlı davranmak Sokağa çıkmak, çocukların arasına karışmak için pencerede, kafeste kuş gibi çırpınırım. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
IZTIRARÎ — Çaresizlik içinde oluş. Mecburiyet.(Lisan ı ıztırariyle bir duâdır ki; muztar kalan her bir ziruh kat i bir iltica ile duâ eder, bir hâmi i mechulüne iltica eder. Belki Rabb i Rahimine teveccüh eder. S … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZARURET — Çaresizlik. Muhtaçlık. Sıkıntı. Yoksulluk. ( $ kaidesi, yâni: Zaruret, haramı helâl derecesine getirir. İşte şu kaide ise, küllî değil. Zaruret, eğer haram yoluyla olmamış ise, haramı helâl etmeye sebebiyet verir. Yoksa, su i ihtiyariyle, gayr ı… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
biçarelik — is., ği Biçare olma durumu, zavallılık, çaresizlik Felaketler altında başlarını eğen çamlar sonsuz bir biçarelikle inlerler, sallanırlar. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
dövünmek — nsz 1) Aşırı üzüntü, çaresizlik, pişmanlık duyarak çırpınmak, kendi kendini dövmek Bir kadın dokuz çocukla bir viranenin içinde çırılçıplak kaldım diye dövünüyordu. A. Gündüz 2) mec. Çok üzülmek Farsçayı öğrenmediğime dövünür dururum. N. Ataç … Çağatay Osmanlı Sözlük
melul mahzun — zf. Çok üzgün, sıkıntılı, ağlamaklı bir biçimde Sebati Bey, çaresizlik içinde melul mahzun etrafına bakındı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
umarsızlık — is., ğı Umarsız olma durumu, çaresizlik Uzak bakışlarındaki derin küskünlük, meydan okuyan bir umarsızlığa dönüşmüştü zamanla. M. Mungan … Çağatay Osmanlı Sözlük
dünya başına dar olmak (veya gelmek) — çok sıkılmak, büyük bir çaresizlik içinde kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
belini bükmek — (bir şey birinin) çaresizlik içinde bırakmak Şu kör olası işsizlik belimi fena hâlde büküyordu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
acz — (A.) [ ﺰﺠﻋ ] acizlik, çaresizlik, bir şey yapamama … Osmanli Türkçesİ sözlüğü