bile bile — zf. Bilerek, isteyerek, önceden tasarlayarak, düşünülerek, kasten Bile bile çarpılmak istemem doğrusu. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bile bile lades … Çağatay Osmanlı Sözlük
cezalanmak — nsz Cezaya çarpılmak Yanlış ve mantıksız hareketim bu surette cezalanmalı! A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
çarpılıvermek — nsz, e Çabucak çarpılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çarpılma — is. 1) Çarpılmak işi 2) Çarpık duruma gelme … Çağatay Osmanlı Sözlük
eğilmek — nsz 1) Belirli bir yönle açı oluşturacak bir durum almak, bir yöne doğru çarpılmak:, dikliğini kaybetmek Sofraya pilav gelince Aziz eğilerek kokladı. C. Uçuk 2) İnsan, bir işi yapmak için belini eğmek Tenis oynarken yüz çeşit çeviklikler içinde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cereyana kapılmak — 1) elektrik akımıyla çarpılmak 2) suyun akışı içinde kalıp sürüklenmek 3) bir eğilim, bir görüş hareketi içinde yer almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçıkmak — kaçup savuşmak, bir yane çarpılmak, yüz çevirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yelpinmek — yele, cine çarpılmak, yel çarpmak, cin çarpmak; yelpazelenmek III, 108, 144 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
TEMAYÜL — (C.: Temayülât) Meyletmek. Bir cihete iltifat etmek. Bir tarafa eğilmek. * Bir yana çarpılmak. * Bir yana veya bir kimseye fazla taraftarlık ve sevgi göstermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük