- çatmak
- -i, -ar
1) Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak
Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var.
- F. R. Atay2) Kereste vb.ni birbirine tutturmak3) Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmekKoca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık.
- M. A. Ersoy4) Yükü hayvana iki yanlı yüklemek5) Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak6) Kaşı, yüzü sertlik, öfke bildiren bir duruma sokmakKomiser o yana doğru geldiğinden polis kaşlarını çattı.
- H. Taner7) -e Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmakHacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu.
- R. H. Karay8) -e Yazıyla veya sözle sataşmakBöyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur.
- M. Ş. Esendal9) -e Rastlamak, karşılaşmakNerden çattım böylesi bir güzele...
- C. S. Tarancı10) nsz Sırası gelmek, zamanı gelmekBir karara varma zamanı gelip çatmıştı.
- C. Uçuk11) -e, huk. Gemiler birbirine çarpmakBirleşik Sözler- çöpçatan
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.