- çıkartmak
- -i
Çıkarma işini yaptırmak
Bu adam bir senedir buraların resmini çıkartıyor.
- B. R. Eyuboğlu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bu adam bir senedir buraların resmini çıkartıyor.
- B. R. EyuboğluÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
temize çıkartmak — huk. (kendini veya birini) aklandırmak Sonra kendini büsbütün temize çıkartmak için üstünün ve eşyasının aranmasını istedi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
cıcığını çıkartmak — cıcığı çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
emekliye ayırmak (veya çıkarmak veya çıkartmak) — kanuna göre aylık bağlayarak bir görevliyi görevinden ayırmak Size bir fenalık edebilir, sizi işinizden attırır, vekâlet emrine alır, vakitsiz emekliye çıkartabilir. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaşıkla yedirip sapıyla (gözünü) çıkartmak — yaptığı bir iyiliği hiçe indirecek kötülükte bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaş yapayım derken göz çıkartmak — işi düzelteyim derken büsbütün bozmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
taş çıkartmak — (birine) biri ötekinden özellik, yetenek vb. bakımından üstün olmak Bazen hayattaki olaylar da yerli film senaryolarına taş çıkartacak kadar dramatik olabiliyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkturmak — çıkartmak II, 181 ıslatmak, ıslak yere koymak II,181 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bindirmek — i, e 1) Bir kimseyi bir şeyin üzerine çıkartmak, oturtmak veya içine yerleştirmek, binmesini sağlamak Kadınlar çocuklarını bayram yerinde bir salıncağa, bir atlıkarıncaya bindirmişlerdi. O. C. Kaygılı 2) e Taşıt, ön tarafından başka bir taşıta… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cayırdatmak — i Sert, uzun, gürültülü ses çıkartmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cıcık — is., ğı 1) Süs 2) Derisi soyulmuş et 3) İç organlar Birleşik Sözler ıcığı cıcığı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller cıcığı çıkmak cıcığını çıkartmak … Çağatay Osmanlı Sözlük