çiftçilik etmek — tarımla uğraşmak, rençperlik yapmak Dağlarda çiftçilik eden Müslümanlarla gayet iyi geçindiklerini görüyorum. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
sabanın tutağına yapışan el aç kalmaz — çiftçilik yapan veya çalışan aç kalmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
çifti bozmak — çiftçilik yapmaktan vazgeçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ERES — Çiftçilik, çiftçi olma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FELAHAT — Çiftçilik, ekincilik, ziraat, haraset. (Bak: Filahet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
FİLAHET — Çiftçilik, tarla işleri, rençberlik, çift sürmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZİRAAT — Çiftçilik, ekincilik … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çift çubuk — is., ğu 1) Çiftçilik yapabilmek için gereken her türlü araç Kendi taksiratı haricinde parası çoğalınca çiftini çubuğunu bıraktı. Ö. Seyfettin 2) Mal mülk, para edebilecek bütün varlıklar Çiftini çubuğunu satarak İstanbul a gelip kızına kavuşan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yarı açık cezaevi — is., huk. Cezalarının bir kısmını tamamlamış, iyi hâlleri görülen tutukluların geri kalan sürelerini çiftçilik, el sanatları vb. işlerle geçirebilecekleri, dıştan korunmasız olmasına karşın, kaçmaya karşı engelleri olan cezaevi … Çağatay Osmanlı Sözlük
çift ile koyun, gerisi oyun — en zor çiftçilik, tarla sürülerek ve koyun beslenerek yapılan çiftçiliktir, diğer işler eğlence gibidir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük