- çökmek
- nsz, -er
1) Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak
Toprak çökmek. Yol çökmek.
2) Üzerinde bulunduğu yere yıkılmakTavan çökmek. Döşeme çökmek. Ev çökmek.
3) -e ÇömelmekSuyun başına çöküp ellerini, yüzünü yıkamaya koyuldu.
- H. F. Ozansoy4) -e Oturmak, birdenbire oturmakSoluk soluğa yere çöktü.
- F. R. Atay5) Deve, sığır vb. olduğu yere oturmakBoz renkli bir kaya, tıpkı çökmüş bir hecin sırtını andırıyordu.
- Y. K. Karaosmanoğlu6) Şakak, avurt vb. içeri doğru girmek, çukurlaşmakKadının yanakları daha fazla çöktü.
- H. E. Adıvar7) Basmak, yayılmak... konuşmaların cıvıltısıyla dolu salona, şimdi bir acayip sessizlik çökmüştü.
- Y. K. Karaosmanoğlu8) Sis, duman vb. inerek kaplamakAlaca karanlıklar çökerken köşk bahçesinin parmaklıklarında görünmektedir.
- S. Birsel9) mec. Sarsılıp dinçliğini yitirmekŞayet iradesiz bir adamsanız az zamanda çürüyüp çökmeniz pek mümkündür.
- R. H. Karay10) Tortu dibe inmek11) mec. Son bulmak, yıkılıp dağılmakBir gün vatan çöktü ve millî mabetler istila edildi.
- A. GündüzBizans İmparatorluğu 1453'te çöktü.
12) -e, mec. Yoğun bir biçimde duymakMustafa Kemal'in içine ilk defa bu lisede vatan kaygısı çöktü.
- F. R. Atay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.