- dalmak
- -e, -ar
1) Suyun içine bütün vücuduyla ve hızla girmek
Oğlanlar denize dalıp tekneyi sağdan soldan, arkadan önden itmeyi denediler.
- H. Taner2) nsz Bir yerin içine girmekİkisi uçar gibi kapısında koca bir telefon çanı asılı dükkândan içeri daldılar.
- H. Taner3) nsz Kendini bilmez duruma gelmek, kendinden geçmekÇocuk ateşi çıkınca daldı.
4) nsz UyumakO serinlik içinde Tevfik dalmış. Uyandığı vakit güneş çoktan doğmuştu.
- M. Ş. Esendal5) mec. Başka bir şeyle uğraşamayacak veya başka bir şeyi düşünemeyecek biçimde kendini bir şeye kaptırmakYemek hazır, kitaba çok dalmışsınız, buyurunuz.
- P. Safa6) sp. Güreşte rakibinin belden aşağı bir yerini aniden tutmakAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.