- damarlı
- sf.
1) Damarı olan
Damarlı mermer.
2) Damarı gözle görülecek kadar kabarmış olanDamarlı el.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Damarlı mermer.
Damarlı el.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
damarlı — sif. 1. Çoxlu damarı olan. Damarlı ət. 2. Xəstəlik, arıqlıq, qocalıq və s. nəticəsində dərisinin üstündə damarları görünən. Əmiraslan baba damarlı əlini qar kimi ağappaq saqqalına çəkir, uzun bığlarını tumarlayırdı. S. R.. 3. məc. dan. Namuslu,… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
tamırlıg — damarlı I, 495 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
akkelebek — is., ği, hay. b. Hemen bütün meyve ağaçlarında tomurcuk düşmanı sayılan, iri ak kanatları kalın, kara damarlı bir kelebek (Aporia crataegi) … Çağatay Osmanlı Sözlük
balgam taşı — is., min. Damarlı ve yarı saydam bir tür Kadıköy taşı, Hacıbektaş taşı, mühresenk Ak gözleri iki yuvarlak balgam taşı gibi fırıl fırıl dönüyordu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ban ağacı — is., bit. b. 1) Asya nın tropik bölgelerinde ve Afrika nın kuzeyinde yetişen, yaprakları telek damarlı, çiçekleri salkım durumunda, meyvesinden kokusuz bir yağ elde edilen ağaç (Moringa oleifera) 2) Sepetçi söğüdü … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalak — is., ğı, anat. 1) Midenin arkasında, diyaframın altında, sol böbreğin üstünde, yassı, uzunca, akyuvar üreten ve yıpranmış alyuvarları toplayan, damarlı, gevşek bir dokudan oluşmuş organ 2) hay. b. Omurgalı hayvanlarda lenf bezine benzeyen ve kan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
damar damar — sf. 1) Çok damarlı 2) Katmanlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
damarlanmak — nsz Damarlı duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
demet — is., Rum. 1) Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam Tel demeti. 2) Bitki veya çiçek destesi Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı. Y. K. Karaosmanoğlu 3) bit. b. Üstün yapılı bitkilerde öz suların… … Çağatay Osmanlı Sözlük
eğrelti otugiller — is., ç., bit. b. Damarlı çiçeksizlerden, örneği eğrelti otu olan bir bitki topluluğu … Çağatay Osmanlı Sözlük