dayanak noktası — is. 1) Yapılarda bir bölümün ağırlığını taşımaya yarayan öge 2) mec. Dayanak … Çağatay Osmanlı Sözlük
istina — dayanak; dayanma … Hukuk Sözlüğü
medar — dayanak; yardım; elverişli … Hukuk Sözlüğü
ayak ucu — is. 1) Yatılan bir yerin ayak uzatılan yeri 2) sp. Ayak parmak uçlarının oluşturduğu dar dayanak yüzeyi … Çağatay Osmanlı Sözlük
basmayazı — is. Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerekçeye veya öneriye dayanak olmak üzere kitapçık olarak önceden basılmış olan belgeler … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayanaklık — is., ğı Dayanak, destek olma durumu Atatürk ün yaptıkları ve bu yapılanlara dayanaklık eden prensipleri daha nice kuşaklar Türkiye nin ilerisinde kalacak. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
dayanç — is., cı 1) Sabır 2) Dayanak Ülkemizin ve geleceğimizin dayancı olan gençlik … Çağatay Osmanlı Sözlük
destek — is., ği, Far. destek 1) Bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda 2) Üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar araç, hamil Şamdan, sehpa, sacayak birer destektir. 3) mec. Maddi ve manevi yardımcı, dayanak Kızardı … Çağatay Osmanlı Sözlük
istinatgâh — is., esk., Ar. istinād + Far. gāh Dayanacak, güvenecek, sığınacak yer, dayanak … Çağatay Osmanlı Sözlük
konsol — is., Fr. console 1) Duvar kenarına yerleştirilen, üstüne ayna ve başka süs eşyası konulan, çekmeceli mobilya Mektupları götürmüş konsolun üzerine koyuyordu. T. Buğra 2) mim. Yalnız bir yanındaki dayanak tarafından taşınan, diğer bölümleri… … Çağatay Osmanlı Sözlük