- akmak
- -den, -ar
1) Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek
Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış.
- S. F. Abasıyanık2) Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmekÜstünden sular akıyor.
3) Sıvı bir madde bir yerden çıkmak4) nsz Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmakKova akıyor. Dam akıyor.
5) -e Art arda ve toplu olarak gitmekÖfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı.
- Y. Z. Ortaç6) nsz Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak... çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu.
- R. H. Karay7) nsz Boya birbirine karışmak8) -le Sürüp gitmekNedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar.
- Y. K. Beyatlı9) nsz, mec. Zaman çabuk geçmek10) nsz, mec. Karışmak, katılmak11) nsz, argo Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmakBirleşik Sözler- akarsuAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.