- dermansızlık
- is., -ğı
Güçsüzlük, bitkinlik, zafiyet
Dizlerindeki dermansızlık arttıkça artıyordu.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Dizlerindeki dermansızlık arttıkça artıyordu.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
hâlsizlik — is., ği Hâlsiz olma durumu, bitkinlik, dermansızlık, takatsizlik Yalnız yüzümün sarılığını, hâlsizliğimi babamdan nasıl saklayacağım? A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
hoşaflık — sf., ğı 1) Hoşaf yapmaya ayrılmış veya elverişli Hoşaflık erik. 2) is., mec. Güçsüzlük, dermansızlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
iskorbüt — is., tıp, Fr. scorbut C vitamini eksikliğinden ileri gelen ve dermansızlık, zayıflık ve diş etlerinin iltihabı vb. belirtilerle kendini gösteren hastalık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kofluk — is., ğu 1) Kof olma durumu Seslerde tuhaf bir kofluk, havada donup kalan bir tınlama. A. İlhan 2) İçi boş yer 3) mec. Bilgisizlik, ahmaklık 4) mec. Güçsüzlük, dermansızlık … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecalsizlik — is., ği Argınlık, dermansızlık, takatsizlik Genç kız mecalsizlikle bükülerek düşündü, düşündü. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
zafiyet — is., Ar. żaˁfiyyet 1) Arıklık, zayıflık 2) Dermansızlık, güçsüzlük … Çağatay Osmanlı Sözlük
REKAKET — Kekeleme, dil tutukluğu. * Sözün kusurlu oluşu. Belagattan mahrum olmak. * Zayıf ve ince olmak, yufka olmak. * El ile cismin hacmi ve cüssesini anlamak için yoklamak. * Gevşeklik, zayıflık, dermansızlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZA'FİYYET — Zayıflık, dermansızlık, güçsüzlük … Yeni Lügat Türkçe Sözlük