başını dinlemek — kafasını dinlemek Robenson, akıllı Robenson um / Ne imreniyorum sana bilsen / Göstersen adana giden yolu / Başımı dinlemek istiyorum. C. S. Tarancı … Çağatay Osmanlı Sözlük
cankulağı ile dinlemek — çok dikkatli dinlemek Atölyede duyduğum kelimeleri, cümleleri cankulağı ile dinliyor, bunları aynen Fransızlar gibi kullanmak için can atıyordum. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
koyun kaval dinler gibi dinlemek — hiçbir şey anlamadan dinlemek Kafa göz yara yara Hüsn ü Aşk ı okuyor, hayranları da koyun kaval dinler gibi dinliyorlardı. A. H. Çelebi … Çağatay Osmanlı Sözlük
lafı kıçından dinlemek (veya anlamak) — konuşulan konuyu ilgisiz, üstünkörü veya önem vermeden dinlemek (veya yanlış, ters anlamak) … Çağatay Osmanlı Sözlük
sur dinlemek — i Sesini kesmek, sessiz hâle getirmek Ölüm, bir zamanların bu acar röportajcısını susturmadan önce, mihnet onu çoktan sur dinlemişti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kös dinlemek — türlü olaylar yaşadığı için bilgi ve deneyim sahibi olarak benzer veya daha basit olaylar karşısında aldırış etmemek Politikacılar onun olumlu isteklerini kös dinler mi, dinlemezler mi o zaman görürüz. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlayıp dinlemek — bir olayı iyice anlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafa (veya kafayı veya kafasını) dinlemek — 1) zihni yoran sorunlardan uzak kalmak 2) sessiz, sakin kalmak Bir dakika kafamı dinleyip başka şeylerden bahsetmek ihtiyacı duyduğum zaman... S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz dinlemek (veya tutmak) — söylenen bir sözü, verilen bir öğüdü benimsemek, davranışlarını bunlara uydurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini dinlemek — 1) hastalık kuruntusu içinde bulunmak 2) yalnız, sakin kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük