- dinletmek
- -i, -e
Dinlemesini sağlamak, söz geçirmek
Terli terli su içme diye o kadar söyledim, dinletemedim.
- Ç. Altan
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Terli terli su içme diye o kadar söyledim, dinletemedim.
- Ç. AltanÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
tiñlatmak — dinletmek II, 359 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
dinleme salonu — is. Müzik, tiyatro eserlerini dinletmek, radyo televizyon yayınları yapmak veya ses kaydetmek amacıyla akustiği sağlanmış salon, oditoryum … Çağatay Osmanlı Sözlük
dinletme — is. Dinletmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
saydırmak — i, e 1) Sayma işini yaptırmak, sayısını buldurmak, sayı belirterek sonuç almak 2) Sözünü dinletmek, saygı gösterilmesini sağlamak Şimdiye kadar hoşlandığı her kadına kendini sevdirmemişse bile saydırmıştır. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf anlatmak — sözünü dinletmek, karşıdakini ikna edinceye kadar konuşmak Aralarından bir tanesi ille de laf anlatacağım diye çene patlatıp duruyormuş. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzına baktırmak — kendini zevkle dinletmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzının içine baktırmak — (bir kimse) sözlerini seve seve ve dikkatle dinletmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
HİTABE(T) — Cemaate, topluluğa veya birisine karşı söz söylemek. Güzel ve faideli söz konuşmakla halka dinletmek. Güzel söz söyleme san atı. Hutbe okuma. Nutuk irâdetmek. * Man: Makbul ve zannî mukaddemelerden terekküb eden kıyas … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KIRAAT (KIRAET) — Okuma. Düzgün ve çabuk okuma. * Okuma kitabı. * Fık: Namazda Kur an ı Kerim den bir miktar okumak.İnsan bir yazıyı ya kendi kendine yahut başkasına dinletmek üzere okur. Hususi mütâlaa nasıl olsa olur. Fakat dinletmekten maksad, anlatmak olduğu… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MUKABELE — Karşılık, karşılamak. * Mücadele. * Karşılaştırmak. Karşılıklı yapılan iş, karşılıklı yapılan okuma. * Camide Kur ân ı Kerimi okuyup halka dinletmek.* Yüz yüze olmak. * Düşmanın şerrinden kurtulmak ve onun şiddetini kaldırmak için onu yıldıracak… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük