- dokunmak
- 1. nsz
Dokuma işi yapılmak2. -e
Halılar dokundu.
1) Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmekBir elektrik zilinin düğmesine dokunduk.
- A. Haşim2) KarıştırmakBu kâğıtlara kimse dokunmasın.
3) nsz Almak, kullanmak, el sürmekBuğdaydan, bulgurdan ne varsa kimse dokunmuyor, daha zor günlere saklıyordu.
- N. Araz4) nsz Sağlığını bozmakBu yemek bana dokunur. Bu hava dokundu.
5) İnsanın içine işlemek, duygulandırmak, etkilemek, koymak, batmakHiçbir gözyaşının bana onunkiler kadar dokunduğunu hatırlamıyorum.
- R. N. Güntekin6) İlişkin, ilgili olmak, değinmekEğitim konusuna dokunan bir yazı.
7) Hafifçe değmekRüzgâr estikçe dal antene dokunuyor.
8) Onur, anlayış vb. ile uyuşmaz bir durum ortaya çıkmakErkekte pudra sinirime dokunuyor diyorum, anlamıyorsun.
- P. Safa9) mec. Tedirgin etmek, sataşmakBu karıncaya dokunmayan çocuk o kocaman adamın oracıkta pestilini çıkaracaktı.
- S. F. Abasıyanık
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.