bıkmak — den, ar 1) Tekrarlanması, sürüp gitmesi yüzünden bir şeyden doygunluk veya yorgunluk duyarak onu istemez duruma gelmek, usanmak Sonra bir gün bu hayattan bıkıverdi. S. F. Abasıyanık 2) mec. Dayanamaz duruma gelmek Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fetişizm — is., top. b., Fr. fétichisme 1) İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesnelere tapınma, tapıncakçılık, putperestlik 2) ruh b. Karşı cinsin giysi vb. şeyleriyle cinsel coşku ve doygunluk sağlama … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönül tokluğu — is. Doygunluk, istiğna Ama üstüme düşüldü mü bende bir gönül tokluğu, bir nazlanma, bir ağırdan alış. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
haz — is., zzı, Ar. ḥaẓẓ 1) Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk 2) fel. Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma 3) müz. Ezgi 4) ruh b. Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
istiğna — is., esk., Ar. istiġnā 1) Önerilen bir işe karşı nazlanma, nazlı davranma 2) Doygunluk, gönül tokluğu … Çağatay Osmanlı Sözlük
tatmin — is., Ar. taṭmīn 1) İstenen bir şeyin gerçekleşmesini sağlama, gönül doygunluğuna erme, doyum 2) Cinsel isteklerini giderme 3) ruh b. Doygunluk Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tatmin etmek tatmin olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabak tadı vermek — aşırı tekrarlanması, sürdürülmesi yüzünden bir şeyden doygunluk, yorgunluk veya bıkkınlık duyarak onu istemez duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük