emektar

emektar
sf., T. emek + Far. -dār
1) Bir görevde uzun süre kalıp o işe emeği geçmiş olan (kimse)

Raşit çocuk, emektar hizmetçimiz ve sütannemin oğluydu.

- R. N. Güntekin
2) mec. Çok kullanılmış, eski

Emektar makinenin tozlarını silip masaya yerleşmeye karar verdim.

- Ç. Altan

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • emektarlık — is., ğı Emektar olma durumu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • halayık — is., ğı, Ar. ḫalāˀiḳ Kadın köle, cariye Ailemizin emektar Arap halayıklarından biri de bize aşçılık etmekteydi. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller halayıktan kadın olmaz, gül ağacından odun …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • isimli — sf. Adı olan, ad almış Teslim, bu orijinal isimli kadın dayımın emektar aşçısıdır. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mikroklima — is., coğ., Fr. microclimat Dar iklim bölgesi Emektar payitaht, mikrokozmosunun, mikrokliması olarak her telden çalmayı belki bundan ötürü benimsemiştir. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mikrokozmos — is., Fr. microcosmos 1) Uzayda dünya ve insanın durumu Emektar payitaht, mikrokozmosunun, mikrokliması olarak her telden çalmayı belki bundan ötürü benimsemiştir. H. Taner 2) Küçük canlıların dünyası …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • orijinal — sf., li, Fr. original 1) Özgün Teslim, bu orijinal isimli kadın, dayımın emektar aşçısıdır. R. H. Karay 2) Fabrikası tarafından yapılmış olan, taklit olmayan (araç ve gereç) 3) Otantik 4) mec. Alışılagelenden daha değişik, şaşırtıcı nitelikte… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”