boy — 1. is., top. b. Ortak bir atadan türediklerine inanılan toplumsal ve ekonomik ilişkilerinde anaerkil, ataerkil anlayışı uygulayan geleneksel topluluk, kabile, klan Türk boyları birbirlerini kardeş tanıyorlar. O. S. Orhon Birleşik Sözler boy beyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ariz amik — zf., esk., Ar. ˁarīż + ˁamīḳ Enine boyuna, her yönü ile İşçileri ariz amik inceleyip rapor edecek. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafadaş — is. Kafadar Biraz da kendi kendinize, kendi kafadaşlarınızla baş başa kalarak enine boyuna her şeyi ölçünüz. E. İ. Benice … Çağatay Osmanlı Sözlük
serdetmek — i, der, esk., Ar. serd + T. etmek İleri sürmek Enine boyuna birçok deliller serdetti. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
şabloncu — is. Bir düşünceyi enine boyuna irdelemeden olduğu gibi benimseyen veya kabullenen kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
masaya yatırmak — (bir şeyi) bir konuyu, olayı enine boyuna araştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zahmet etmek — 1) biri için yorulmak veya masrafa girmek 2) çaba harcamak, gayret göstermek Zahmet edip enine boyuna okumazlardı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
İNBİSAT — Genişleme. Yayılma. * Açık yüzlü olma. Şâd, mesrur ve mahzuz olma. * Gönül açıklığı. Kalb ferahlığı. * Fiz: Sıcaklığın etkisiyle madenî cisimlerin enine, boyuna büyüyüp uzaması. Genleşme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
arîz ve amîk — genişlik ve derinliğine; enine boyuna; uzun uzadıya … Hukuk Sözlüğü
ARİZ VE AMİK — Enine ve boyuna, genişliğine ve derinliğine, tafsilâtlı şekilde … Yeni Lügat Türkçe Sözlük