ermek — irkilmek, yalnızlık duymak; (duvar) yarmak I, 172, 173 olmak, imek I, 24, 25, 74, 89,109,164, 215, 384, 399, 418, 430, 458, 516; I I, 56, 57 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
ermek — kaba, kalın bez … Çağatay Osmanlı Sözlük
ermek — maksada ulaşmak, kavuşmak … Beypazari ağzindan sözcükler
başı göğe ermek (veya değmek) — alay beklenmeyen bir mutluluğa ermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
büluğa ermek — ergenleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hidayete ermek — 1) Müslüman olmak, İslam dinini kabul etmek Önce onu sünnet ettirmiş, hidayete erdiği için adını da Hadi koymuş ve konağına almış. Y. Z. Ortaç 2) gerçeği görüp kabullenmek, aklı başına gelmek Bizim gibi nice avareler burada hidayete ermişlerdir.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kemale ermek (veya gelmek) — olgunlaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sona ermek — son bulmak Kavga âdeta göz yaşları içinde sona eriyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
murada (veya muradına) ermek — isteğine kavuşmak, dileği gerçekleşmek, arzusu yerine gelmek Sevdalılar nihayet murada eriyorlar. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
nihayete ermek — sona varmak, sonuçlanmak, bitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük