- erzak
- is., ç., Ar. erzāḳ
Uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adı
Çarşıdan erzakını bile kendi pazarlık eder, kendi alır, kendi evine getirir.
- Ö. Seyfettin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çarşıdan erzakını bile kendi pazarlık eder, kendi alır, kendi evine getirir.
- Ö. SeyfettinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
erzâk — (A.) [ قازرا ] yiyecek, erzak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
ERZAK-I ASKERİYYE — Askere verilen erzak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ERZAK — (Rızık. C) Rızıklar. Azıklar. Yiyecek içecek maddeler. İhtiyaçlar. Maddi, mânevi muhtaç olduğumuz şeyler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
aşlığçi — erzak mültezimi, zahire müteahidi, ordu vekilharcı … Çağatay Osmanlı Sözlük
KİLER — Erzak koymağa mahsus dolap. Yiyecek, içecek şeyler koyulan mahzen, anbar veya oda. (Bak: Kilar … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KÜREYVAT-I HAMRA — Kırmızı kan kürecikleri. Kana kırmızı rengini veren, çekirdeksiz, yuvarlak, küçük hücrecikler olup kanın her mm.küpünde beş milyon kadar bulunurlar, beden hücrelerine erzak dağıtırlar ve bir kanun u İlâhî ile hücrelere erzak yetiştirirler.… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
EVRİDE — (Verid. C.) Vücudun her tarafından kalbe kanın gitmesini temin eden damarlar. Siyah kan damarları.(Sâni i Hakîm, beden i insanı, gayet muntazam bir şehir hükmünde halketmiştir. Damarların bir kısmı telgraf ve telefon vazifesini görür. Bir kısmı… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KUMANYA — ing. Bir gemi içinde bulunan kimselerin beslenmeleri için gemiye doldurulan erzak. Gemi zahiresi. * Eskiden piyade kayığının arka kısmındaki dolapçık. * Gemi kileri. Geminin erzak koymağa mahsus yeri … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cer hocası — is., esk. Taşrada imamlık veya müezzinlik yaparak para ve erzak toplayan genç medrese öğrencisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
itmek — i, er 1) Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. H. E. Adıvar 2) Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak veya kapamak Yavaşça kapıyı itti, elinde yoğurt bakracıyla girdi. H. E.… … Çağatay Osmanlı Sözlük