esmek — esmek; kalburlayarak savurrnak; uzatmak I, 165 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
eşmek — eşmek; taşmak; (at hakkında) yorga yürümek I, 166 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
eşmek — 1. nsz, er At hızlı gitmek 2. i, er 1) Toprağı veya toprak gibi yumuşak bir şeyi biraz kazmak Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın. / Üşüyorsan eşiver mangalı, eş, eş de ısın. M. A. Ersoy 2) mec. Araştırmak, incelemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
esmek — 1. istemek 2. üzerine gelmek , biriyle sürekli uğraşmak … Beypazari ağzindan sözcükler
efil efil esmek — yazın rüzgâr yavaş yavaş, serin serin esmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava fena esmek — ortamla ilgili her türlü şart kötü durumda olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava iyi esmek — ortamla ilgili her türlü şart uygun durumda olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerinde yeller esmek — artık bulunmamak, yok olmak Tepebaşı ndaki Dram Tiyatrosu yandı gitti. Bugün yerinde yeller esiyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklına esmek — daha önce düşünmemiş olduğu şeyi birden yapmaya karar vermek Merak edecek bir şey yok, aklına esmiş, gelmiş olacak. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
başında kavak yeli esmek — 1) genç sorumluluk duygusundan uzak, zevk, eğlence peşinde koşmak Kocası yaşlı diye genç bir kadının başında kavak yelleri estiğine hükmetmek lazım gelmez. R. H. Karay 2) gerçekleşmeyecek şeyler düşünerek vakit geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük