- aldırış
- is.
Aldırma işi veya biçimiAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
aldırış etmemek — önem vermemek, aldırmamak, ilgi göstermemek, ilgilenmemek, ilgisiz kalmak, umursamamak Kendi alanına dokunmayan bir şeye aldırış etmez. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
vurdumduymazlıktan gelmek — aldırış etmemek, umursamamak, önem vermemek Şimdi böyle bir iftira karşısında bizim için vurdumduymazlıktan gelmeye imkân kalır mıydı? Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
istifini bozmamak — aldırış etmeyip durum ve davranışını değiştirmemek Adamcağız o akşam, arkasından bir bisiklet çıngırağı duymuş fakat istifini bozmamıştı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakma sen — aldırış etme anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnuna koymak — aldırış etmek, göz önünde tutmak, değer vermek, kale almak Oğlan mahalle arkadaşlarıyla samimi idi. Kızsa ne anasını ne babasını ne de kardeşlerini burnuna kor, bu mahalle ve bu mahalleliden nefret ederdi. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
hışdıma — aldırış etmeme … Beypazari ağzindan sözcükler
eslemek — i, hlk. Önem vermek, aldırış etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gamsız — sf. 1) Kaygısı, tasası, sıkıntısı, üzüntüsü olmayan Sesi taze, pürüzsüz ve gamsızdı. C. Uçuk 2) mec. Olayları kendine dert etmeden geçiştiren, aldırış etmeyen, tasasız, vurdumduymaz Zavallı anneciğin çok şen, güler yüzlü, gamsız bir kadındı. M.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
havsalası geniş — sf. Hoşgörüsü olan, hiçbir şeye aldırış etmeyen (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
keşlemek — nsz, argo Aldırış etmemek, önem vermemek, ciddiye almamak … Çağatay Osmanlı Sözlük